28.10.08

freud-sen-ben.

düğmesini ilikledim babamın. şimdi hazır oldun işte dedim. sıra sende, git de sen hazır ol dedi. bilmiyorum neden düğmesini bana iliklettirdi. aciz durumunun açıklaması neydi. bu acizliği örtmek için mi bana emirler veriyordu. o güçlü adam hasta mıydı, neydi. yoksa korkuyor muydu. ama neden.babamın koluna girip, merdivenlerden aşağı iniyorum. annem yok, annem öldü. hemen yanıma m. geliyor. çok güzel olmuşsun tatlım, diyor. gülümsüyorum, e.'yi görüp görmediğini soruyorum. gördüm tabi, annesin yanında diyor ve yerlerini gösteriyor. ama hala gözlerini bana dikmiş, mutlu oluyor. e.'nin yanına gidiyorum. bir an onu çok üstün, kendimi de çok düşük görüyorum. o kadar utanıyorum ki şu an burada, bu sıfatla bulunmayı hak etmediğimi düşünüyorum bir an. kıyafetimin içinde kaybolmayı diliyorum. bu sırada e. beni fark ediyor. ve -hayır- ben hiçbir yere gitmiyorum, gitmeyeceğim. çünkü bu adam beni seviyor. e. bana doğru geliyor, çok güzel olmuşsun deyip beni öpüyor. dudakları yumuşak, ben bu adamın o küçük ağzını seveceğim hep. ben o ağızla konuştum, o ağza aşık oldum, o ağızla kavga ettim, o ağzı ağlattım, o ağzı öptüm ve..çok güzelsin diyor o ağız. sarılıyorum. nihayet annesine dönüp, konuşmayı akıl ediyorum. e.'nin ablası ve abisi geliyor yanımıza. abisi bir deniz rütbesine sahip olmuş yenilerde ama dinlemiyorum onu. annemle kardeşim bir trafik kazasında öldüler. kardeşim arabadan fırladı. hepsi gözlerimin önünde oldu. m. yeniden yanıma geliyor, beni kenara çekiyor. canım benim ya, daha bir sene öncesinde sizi bu şekilde hayal etmek imkansızdı ama çok yakıştınız diyor. ben de diyorum, ben de.e.'ye bakıyorum. mutluyuz. koluna sarılırken, onu öperken, evet derken "e.'ye ait" görüyorum kendimi. bu gerçeği daha da iyi anlıyorum.gözlerinle bile sarılıyorsun bana. içinde bir yerlere koyuyorsun, biliyorum. mutluyuz, biziz. mutluyuz. babam durgun, bir garip. bunca yıldır karşılıklı yaralama/yaralanmaya dayalı ilişkimiz hakkındaki düşüncelerim hatalı mıydı? babam beni seviyor olabilir miydi? yine de.. annemle kardeşimin yokluğuna veriyorum bu halini.e.'nin babası tebrik ediyor bizi. bu adamı bile sevebileceğimi düşünemezdim. babalardan yana şansım yaver gitmiyor nedense. neyse. sarılıyorsun hep. yanımdasın. ve..yanlış evlilikler böyle başlıyor herhalde.

25.10.08

kan kaybı.

insanların tecavüzü dünyanın sonu gibi görmelerine katlanamıyorum. tamam insanı güldüren bir olay olmadığı aşikar, yaşayan insan için büyük bir travma, çok çok.. ama.. etrafımda insanlar bu konu hakkında konuşup "gülerlerken", hatta bir tanesinin tutup "abi etrafta insan mı kalmadı da hayvana tecavüz ediyorlar" demesi ve ben buna dayanamaz hale gelmişken birisinin yanıma gelip de "konu ilgini çekmedi herhalde" demesi sinirlerimi arttırıyor. konu ilgimi çekmedi! "hayır, sadece ben bu tür konuşmalardan rahatsız oluyorum" diyorum. "a, ama hayatın gerçekleri bunlar" diyor ağız.
hayatın başka gerçekleri de var değil mi. mesela hepimizin yıldızlarla buraya düşmesi gibi..

çok fazla şey yanlış anlaşılıyor bence. toplumda bir sınıra sahip konular var, tamam. kapalı kapılar ardında konuşuluyorlar, tamam. bunlar aşılsa mesela, tamam.
sinirliyim. toparlayamıyorum cümlelerimi.

yani biz tecavüz çok elem bir olaydır diyerek ne kadar anlayabiliriz tecavüze uğramış bir insanı? onbir yaşındaki bir kız çocuğu, gözyaşları içinde anlatırken bu olayı kahroluyorum. "benimle kimse evlenmez ki" diyor. onbir yaşındaki bir kız çocuğuna bu cümleyi kurdurttuğumuz için ben utanıyorum, o an hepimiz adına utanıyorum. utanmam yetmiyor ki.. "tecavüze uğrayan insanların sonradan intihar etmeleri buraya dayanıyor bence. herkes sırtını dönerse sana, sen etiketlenirsen.. aslında sana en çok yardım etmeleri gereken zaman. çünkü artık içinde bir savaş başlamıştır. bir de dışındaki savaş olursa.. kan kaybedersin durmadan. ve sonra.. dursana bi, düşün yani. gelip seni en iğrenç-en adice şekilde vurabiliyorsa "insanlar".. ne kadar kötüyüz, düşündünüz mü yani? bir kadın bir erkeğe nasıl güvensin sonra. bu olayı yaşasın veya yaşamasın. cümlelerim kopuk kopuk, aslında içimden çok şey haykırıyorum ama.. ne işe yarar? kendini bilmez ve bir anlık zevkini düşünen "insansı"lar adına utanmaktan öte ne yapabilirim başka? mağdurun bile suçlu hale getirildiği bir ülkedeysek üstelik..
sen bu yazıyı oku ve düşün. bir an kendini koy "onlar"ın yerine. "onlar"ın yaşadıklarının zerresini hissetsen içinden, bu bile iyi.

insanların daha rahat konuşabilmesi gereken konular başka.. mesela cinselliği fısıldayarak öğretemez kimse kimseye. bunu fark etmeli önce. ama tecavüzden de bu kadar rahat bahsedilmesi.. bilmiyorum. tacizler bile artık meşrulaşmış gibi. ah bir de şu düşünce var tabi: "böyle bir olayı hiçbir kadın hak etmez ama yaşamışsa kaşınmıştır. nasıl bu kadar iğrenç olabiliyor düşünceler, neden yani. yıllardır en önem verilen konu diye bir şeylere işaret ettiniz. sonra da o konuyla kadınları vurdunuz. biz en çok böyle anlarda "kan kaybettik", umursamadınız. kadın olmak neden hep bir yük gibi göründü. kendini seven kadınlar ne zaman yok olmaya başladı. hiç düşündünüz mü bunu?

geçenlerde şehit haberlerini izlerken hiçbir şey hissetmediğimi ama bilmemne otelinin sahibi adamın ve çocuklarının kamp yaparken ölmesi haberine ağladığımı söyledim bir arkadaşıma "şehit haberlerine karşı hissizleştirildin çünkü" dedi. hissizleşmem kötü mü, iyi mi, ne yapmak gerek, yani bunlar başka yazının konusu ama şuna karar verdim:
bir kadın olarak, tecavüz gibi hassas bir konuda hissizleşmek istemiyorum. hiçbir durum ve açıklama tecavüzü olağan yapamaz çünkü..