29.5.09

"beklemek canımı yakıyor" dediğinde yüzümde bir gülümseme oldu. ortada komik veya hoş bir şey yok. sadece "seni anlıyorum" gülümsemesi bu. karşımda olsan, görürdün bunu. yanımda olsan demiyorum, çünkü hep yanımdasın.
kendim için bir şey dilediğimde hemen sen de geliveriyorsun aklıma. bir tane de sana diliyorum. bir şarkı dinlediğimde, en beklenmedik kelimeden sen fırlıyorsun. en kısa zamanda dinletmeliyim bunu ona diyorum. bir yazı yazdığımda, bakıyorum senin için de yazmışım o yazıyı. buraya bahar geldiğinde [ki oralar hala kıştı] güneşe senin için de bakıyorum. baharı senin adına da karşılıyorum. bir şiir okuyorum. sonra altında "birhan keskin" ibaresini görüyorum. gülümsüyorum. birkaç sene evvelki yazılarını okuyorum. şu sıralar taktığım bir şarkıya sen de takıkmışsın anlaşılan bir zamanlar.
kahvemi yudumluyorum. gözüm sokakta.
o gelecek gelse de seninle karşılıklı kahvelerimizi içerken, ertelediğimiz düzinelerce konuyu konuşsak..

sonra bambaşka bir hayal beliriyor.
sen, ben, kedi.
bir yaz öğleni.

26.5.09

"..
şimdi ben ne zaman gülsem

ne zaman yılları ve dakikaları saymak istesem
ne zaman dans etsem
seni de yerleştiriyorum o anın bir kenarına
sakın meraklanma
senin için gülümsüyorum bu sabah
senin için uyuyorum bu gece
ve seni görüyorum rüyamda...

merhaba!"

20.5.09

ülser.

komşumun tek bir derdi var. buna bulduğu çözüm ise konuşmak. diyorum ki ona "konuşma bu kadar". kızıyorum. kelimeleri öylesine harcıyor ki. cümlelerinin nereye ulaşacağını, kime dokunacağını umursamaksızın konuşuyor ve beni korkutuyor.
sus diyorum.
seviyorum diyor.
ben de seviyorum diyorum, ama içimden.
bağırıyor.
boşuna bağırıyorsun, duy-mu-yor diyorum.
seni duydular mı yoksa diyor. bir kaşını yukarıya kaldırıyor.
hayır diyorum. ben fısıldıyorum sadece.
rüzgar, işine gelince fısıltıları taşır kulaklara. farkındayım. ama o taşımasın, fısıldayan "ben" olmak istiyorum. o şurada olsun ve sadece dinlemek isterse duysun beni.
saçma dedi.
kıçını yırtmaya devam et o zaman dedim.
dolaptan hap kutumu çıkardım. bu gencecik yaşımda ülser de olmuştum.

2.5.09

mutfak.

gece, bir ara, mutfağa gidiyorum. annen de uyumamış. beraber süt içerken senin hakkında konuşuyoruz. çocukluğunu anlattıyorum annene. ikimiz de farklı şekillerde ama sayısız çokluklarda seviyoruz seni. sen ise ikimizi de görmüyorsun. annen odasına gittikten birkaç dakika sonra sen geliyorsun mutfağa. uyku mahmurluğu da her hal ve şart gibi yakışıyor sana. balkona çıkıyoruz. ay'a bakıyoruz. çok huzurlu bir an şu an. çünkü seninleyim.. rüyadan farksız.