25.5.10

ne zaman bitecek bu süzülme hali?
sürüklenmeye bırakıyor ya hani zaman zaman
yerini
ya süzülüyorum
ya da süzülüp gidiyor bir şeyler
ellerimden
gözlerimden
kalbimden

insan, kaç kere büyüyebilir ki
daha büyümeden?

20.5.10

nina simone - just in time.mp3

cemalle yürümeyi severiz. bugün de tatil olduğundan, dedik bir moda yapalım. daha güzel bir hava isterdik üzerimize ama elden bu kadarı geldiyse daha ne. cemal sigara içmez. cemal bugünün bayramına bile ait değil: genç değil. burada bir genç varsa o da benim. gülüyor bana "kaç sevgilin oldu bu zamana dek, bir mi iki mi" diyor. bu sonu hiçbir sona değişmem, yuvarlandı geldi bariz diyorum. cemal'e göre sorun yok. bana göre de sorun yok aslında. ama bazen insan ilişkilerinde domuz gibi davrandığım doğru. annem çok kızıyor böyle anlarda bana. kibarlığı elden bırakmamak lazımmış. ama ben dilden bıraktım, kusura bakma.
cemalle 4 ay önce bir şeye karar verdik. ikimiz de yazan insanlar olarak, yazdıklarımızı düşünmüyorduk. bir kere yazıp, sonra ona geri dönmüyorduk. yazdıklarımıza çok güveniyorduk ve bu bir hataydı. hatay demişken, aklıma çocukken aldığım ilk ceza geliyor. çünkü ailecek hataya gitmiştik ve ben hatayapmıştım. annemi çok sinirlendirmiştim, o da ceza vermişti: tüm gün televizyon izlememek. ben yalvarmıştım, nolur döv beni aç bırak ama televizyonumu alma diye. annemse fikrinden asla dönmemişti. o zamanın televizyonu, şimdinin bilgisayarı tabi. söz sende cemal.

- evet, seni tanıdığımdan beri yazarsın. zamanında iyi okuyucuydun ve doldun. bir yerden sonra taştın ve bu yazmak oldu. yazdıkların.. güzel denir, kötü denir. beğenilmez, beğenilir. ama daha fazlası lazım. yazar olmak istiyorsan. daha sistematik yaklaşmalısın. yazdıklarının üzerinde düşünmelisin. düzeltmelisin. onları ayırıp, birleştirmelisin. dille oynarken sınırın olmamalı. yazdıklarında falan da. yazmaktan büyük bir şey bekliyorsun sonuçta: yazar olmak. bu yüzden ona ciddi bakmalısın. ona zaman ayırmalısın, kafa yormalısın. salt aşık olduğunu veya kırıldığını veya umudunu veya değişimini değil de daha farklı şeyleri yazmalısın. yazmalıyım. sana dediklerim.. bana da geçerli aslında.

biz de cemalle karar verdik, yazdıklarımızı böyle birkaç haftada biraraya gelerek paylaşacağız. eksikleri, gedikleri tamamlayacağız. çünkü insan kendi yazdıklarına bakarken boşlukları kapatabilir ama başkası sendeki boşlukları ve oradan sızan ışık hüzmesini pekala görebilir.

- sende bir hal var. noldu dedi.

ne olmadı ki cemal.
cemal en son bahçedeydik hatırlarsan. son görüştüğümüzde. ondan beri, ben eski ben değilim. ben eski halimi bulamam artık. her geçen gün daha da yıkıyorum daha da kuruyorum. kendimi. şaşırmıyorum. şaşkınlığımı azalttım inanır mısın. sen şimdi gelsen bana desen ki dide ben evleniyorum. peki derim, çünkü beklerim böyle bir şey. veya desen ki seni seviyorum. bunca vakit olan sohbetimizi bir dakika bile düşünmem, seni öperim, belki değil kesinlikle fransız olurum.

insanlar, gelmeleriyle yalnızlıklarını dağıtanları sevip; gitmeleriyle kendilerini yalnız bırakanlara aşık olurlarmış, dedim bunun yerine.
sevgi olur biter, aşk olmaz biter dedi o da.


12.5.10

taşlarım elimde, yüzüm pencerede, kelimelerin aklımda, sana çok teşekkür ediyorum.

8.5.10

turn to dust.

hakikat tozdaydı, gördüm..
pencereyi açtım, içeri dolan esinti 2010 yılının kışıydı. güzel bir dostu yeniden görmekti, uzaktakiokızın doğum günüydü, evde annem bekliyordu, dahası ben seni hiç beklemiyordum. çayın altına su koydum ve koltuğuma oturdum. birkaç film izledim. bir kitap okudum. biraz doktor oldum, biraz olamadım. baharı getirirken leyla oldum, aşka inanırken frankofon. arada beşiktaş'a gittim, elimin tersiyle başıma konmak isteyen martıyı kovdum. uçak kaçırdım, çocuk doğurdum. aklımca perihan mağdenle yarıştım. sonra annemin aklına uydum, uyudum. neticede iyi misafir ağırlayamadım ama misafiri iyi ağırladım. beyaz oldum, iyi ki oldum. tırnaklarımı uzattım, derime batırdım, derine. markidösad'ı sevip, freud'a fatiha okudum. bağlantı kurdum, bağlandım, bağlantı kesildi. hay şu internet!

pencereyi açtığımda odanın içerisinde kağıtlar uçuşacak. ben uçuşacağım. çünkü ben toz olanım. ama evet, bu üzerime giydiğim sarı tişört benim. bana ait. büsbütün kendi hikayemi giydim üzerime. şimdi hikayemi anlatabilirim.

toz
ol
-abilirim