10.4.09

genel kanının aksine insanın ikizinin olması o kadar da güzel değil. o olmasa dünyada tek olacaktın belki. ama o var. alo, bencillik konuşuyor. biz de ikizler olarak farklılaşmaya çalıştık. o neye burnunu soktuysa ben uzak durdum. bilerek veya çoğu an bilmeyerek.
merhaba ben "de". o da "me".

me, çok düzensiz. kullandığı ilaçlar onu öldürüyor, bunu görebiliyorum. ışığını söndürüyor onun. oysa harika bir gülüşü vardır. aynısı bende de olmasına rağmen o kadar etkileyici olmaz asla. harika parmakları vardır. uzun. benim parmaklarım da uzun ama piyano tuşlarında dans edercesine dolanan parmaklar onunkiler. dağınıktır ama. özensizdir bir de. ona göre hiçbir şeyin değeri yoktur. eşyalar gelip geçicidir onun gözünde. insanlar bile. hatta hayat da. neden böyle olduk, bilmiyorum. oysa belki de sadece on sene önce aynıydık. çünkü ikizdik. şimdi o evde bile değil. annem ağlıyor. odasına giremiyorum. nefes alamıyorum. rüyalarımda sık sık boğuluyorum.

-me, aç kapıyı. me? me? of!
uyuyordum. rüyamda sevdiğim adamı görüyordum hatta. ama birden bu ses sızıverdi rüyama. annemin sesi. evdeki sesler zaten şunlar ancak: kapı sesi, kedi sesi, anne sesi, me sesi, de sesi, havada uçuşan fransızca sözcükler..
birkaç saniyeliğine gözlerimi kırpıştırıyorum.
en son hatırladığım şey me ile annemin kavgası. me ilaçlarını almıyor. ilaçlara inanmıyor. eskiden yukarıdakine ve kendine inanırdı ama bunlar da gitti. oysa şu an bir dilim pastaya bile inanabilecek kadar aç, biliyorum.
annemin sesini dinliyorum. me'nin yastık kılıfını değiştirmeye gelmiş, bunu anlıyorum. evet, gecenin onikisinde yastık kılıfı değiştiren bir annem var. sorumluluk sahibi insanın haline bakar mısınız? me uyuyor diye karar vermiş olmalı annem en sonunda ki odasına dönüyor.
ama bizim evde geceleri kapılar kilitlenmez ki.
gözümü kapatıyorum. rüyama kalan yerden devam etmek istiyorum ve..
nefes alamıyorum
nefes alamıyorum
nefes alamıyorum
-me, aç kapıyı! aç! anne!
kapı açılmıyor ama.
kapının öteki tarafında çok kötü şeyler oluyor, biliyorum.
gürültüme gelen annem, bahçeye çıkıp me'ye odasının penceresinden seslenmeye karar veriyor.
nefes alamıyorum me.

me o gün ilk intihar girişiminde bulundu. daha onaltı yaşındaydı. ben de. gece nefes alamamam onu kurtarmamızı sağlamıştı. ama.. sonra daha berbat bir süreç başladı. me hep ilaçlarla ayaktaydı. ışıltısı tamamen sönmüştü. neresinin ağrıdığı hakkında tek bir fikri yoktu çünkü tamamıyla çürüktü.

çok değil, on sene önce aynı çocuklardık. tıpatıp aynıydık çünkü ikizdik. birbirimize dikilmiş gibi, tek kişiydik. büyümek demek, bencilleşmek, alametifarika yaratmak kendine demek. büyümeye karar verdiğimiz gün sökmeye başladık me ile ipleri. oysa o vakte dek ikimizin toplamı 1 idi. bir gün, aniden, nasıl olur da 1+1=2 eşitliğine bürünecektik.
tökezledik. me daha fazla tökezledi. o tökezledikçe ben korktum. o tökezledikçe ben şaşırdım. ve uzaklaştım. me artık bizimle değil. ama yaşıyor, biliyorum. ama ölmeyi deniyor, biliyorum. ara sıra boğuluyorum çünkü. ama yaşıyor. sınırda. onu görürseniz, bana haber verir misiniz? zira aynı bana benziyor. ikiziz. aynı..